28 Aralık 2010 Salı

Çizgi roman kültürü ve televizyon


Popeye'ye temel reis deniyor Türkçe'de. Muhtemelen popeye kelimesinin türkçe'de popoya (yani göte) gibi algınalacağından korkan bir hıyar tarafından böyle aktarılmış dilimize.

Yıllar önce 1930 lardaki amerika'nın durumunu, mafyanın nasıl yükseldiğini ve Al capon'un hayatını anlatan bir kitap okumuştum. Epeyce kalın bir kitaptı. O andan sonra popeye hakkındaki düşüncelerim tamamen değişti diyebilirim. Çünkü şöyle bir analiz yaptım; Safinaz (olive oyl) açıkca ifade edebilirim ki tam bir orospu ruhuna sahip. Temel reis ile kaba sakal arasında gidip gelen, hangisi işine gelirse onun yanında olan bir kişilik. İşte bu tam olarak 1930 larda ekonomik kriz yaşayan Amerikan kadınının kişilik yapısı. Zaten çizgi romanda bu tarihlerde ortaya çıkmış. Muhtemelen stoklardaki ıspanağın eriltilmesine de yardımcı olmuştur. Sosyolojik açıdan incelediğinde çizgi filmde ahlaksızlık ve vahşet diz boyu (kabasakal'ın nasıl bir tip olduğunu hatırlayın)

Ayrıca ıspanağın sanıldığı kadar besleyici değeri olmadığını bugünkü beslenme uzmanları açıklamış durumda. Yani zamanında ıspanağın bu denli yüceltilmiş olması tamamen o günki bilim adamlarının ölçüm yaparken sayıların arasına virgülü yanlış yere koymalarından kaynaklanıyor.

Bir de tabii kabasakal kendi doğal gücüyle dövüşürken, temel reis doping takviyesiyle ancak yenebiliyor kabasakal'ı. Bu bakımdan temel reis'in hakkıyla kazandığı söylenemez. Ve kabasakal denen salağın da ıspanak yemek hiç aklına gelmez nedense.

İlginç olan bir şey daha var ki, denizci olmasına rağmen kendisini denizde hiç görmediğim bir karakterdir. Bütün mevzu, safinaz denen solucanı kapmaya çalışan iki kişi arasında gelişmektedir.

Hesapta çocuklar için yapılmıştır. Ama herifin ağzından pipo eksik olmaz. Gerçi o dönemlerde tütün tüketimi bir çeşit karizmaydı. Televizyonda haber sunanlardan tartışmacılara kadar herkes kameranın önünde sigara tüttürürdü (bu kelimeyi yazmak ne zormuş yav :) Ve şiddet had safhadaydı. Ayrıca safinaz denen solucanın da sürekli güçlünün yanında yer alması sanırım çocuklar için pek de iyi bir örnek olmasa gerek.

Gerçi ben temel reis'in çizgi romanını hiç okumadım. Ve bir dostum çizgi film ile romanın aslında birbirine pek benzemediğini ve çizgi romanın çok daha eğlenceli olduğunu söylemişti. Herneyse, bana göre temel reis en uyuz çizgi film olmuştur.

Son zamanlarda okuduğum pek söylenemez ama benim bu çizgi romanlara olan ilgim aslında vahim bir trajediyle başlamıştı. Başkalarının trajedileri her zaman bizim için ilgi çekici olur zaten. Tam hatırlayamıyorum ama o zamanlar sanırım ilk okuldaydım. O zamanlar müstakil bahçeli bir evde kalıyorduk. Ve abimin sınıfta kalmasına müteakip annem arka bahçede abimin bütün çizgiromanlarından küçük bir tepe oluşturup, hepsini ateşe vermişti. Abim kafası yerde, hüzünlü gözlerle texas, tommiks ve mister no kitaplarının yanışını seyrederken ben, "ulan ne menem bir şeymiş bu çizgi romanlar" diyerek gidip kendime bir korku dergisi almıştım.

O andan itibaren hayatım değişti. Birden bire başka bir dünyanın içine giriverdim. Bir kaç kere teksas tommiks falan okumaya çalışmıştım ama beni bunlar beni hiç cezbetmemişti. Demek tarzım değillermiş. Sonrasında Conan en favori kahramanım oluverdi. istisnasız her hafta korku, silver surfer, hulk ve conan alıyordum. Ve bu olay benim için müthiş heyecanlıydı. Nasıl büyük bir hevesle koşarak bayiiye giderdim onları almak için. Şimdi ise o heyecanı uzun zamandır hiç bir şey için duyamıyorum maalesef.

Çizgi romanların vakit kaybı olduğunu düşünenler sanırım ya hiç okumamış olanlardır, ya da sıfır espri anlayışı ve merak düzeyine sahiptirler. 1990ların başlangıcında son derece oportunist bir zihniyete bürünen Türk halkının dünyaya daha hızlı adapte olma çabalarının bir yan etkisi olarak insanlar, zaman ve çaba gerektiren hobilerden uzaklaşmışlardır. Tabii ki televizyon kanallarının çoğalması ve bigisayar oyunlarının artması kişilerin kendilerini televizyon dizilerindeki karakterlerin yerine koymaya başlaması sanal bir dünyada yaşamaları ister sitemez okunan kitap sayısını azaltmıştır. Ve tiyatro neredeyse tamamen ölmüştür. Bu durum ister istemez Türkçenin neredeyse 100 kelime ile sınırlanmasına ve dilin yozlaşmasına sebebiyet vermiştir. 12 bin kök kelimeye sahip Türk dili anlamını yitirmeye başlamıştır.

Bugün bilgisayar oyunu oynayan bir çocuk, bir çok ingilizce kelime öğrenmektedir. Ama maalesef yanlış öğrenmekte ve kelimenin içeriğini tam olarak bilmemektedir. Mesela "enemy" kelimesini sadece oyun içinde öldürülmesi gereken karakterler olarak algıyan bir çocuğun ingilizce öğrendiği söylenemez. Halbuki biz o çizgi romanlardan yeni kelimeler, yazım kuralları, coğrafya, ifade tarzı ve dahi başlı başına bir kültür öğrenmiştik. Tabii ekstra olarak ben o çizgileri kara kalem taklit etmeye çalışırken bu konuda da kendimi geliştirmiştim.

Bugün Türk milletini şuursuzlaştırmada bir numaralı silah televizyondur. Stephen Hawking'i televizyonun karşısına oturtup bir hafta boyunca o kadın programlarını ya da dizileri seyrettirseniz emin olun embesilin önde gideni olur çıkar. Belki size abartılı gelebilir ama bütün dünyada televizyonu yok etseniz bu yozlaşma süreci duracak ve sorunun %90'ı çözülmüş olacaktır. Çünkü gelişme çağındaki insanlar kendilerine bazı modeller belirlemektedirler. Ama ne yazık ki dizilerdeki modeller pek de iç açıcı tipler değillerdir. Kadın programlarında yapılan tartışmalarda bir anda "Senin ecdadını zükerün bah!" diyen tipler ve car car birbirine bağırıp hakaret eden insanlar görmek mümkündür. Bir yandan Hüseyin Üzmez gibi tiplere ver yansın edilir, öte yandan yarı çıplak giydirilmiş kız çocukları "lets talk about sex baby" şarkısı eşliğinde dans ettirilir.

Saçma sapan haberler sürekli olarak basında yer alır. Hatta televizyonlar da magazinleştirilerek, sürekli olarak insanın gözüne gözüne sokulur. İnsanlara uygulanan şiddet, hayvanlara uygulanan şiddet, politikacıların yediği rüşvetler, inanılmaz derecede ayyuka çıkmış yolsuzluklar, Türkçe konuşmaktan aciz cahil cühelaların sanatcı diye gözümüze sokulması olayı normalleştirilir.

Normal, var olan düzenin bize dayattığı hayatın ta kendisidir. Hükümetin insanlara seçim zamanlarında ıvır zıvır yardımlar yapması normaldir. Çünkü insanlar bu duruma alıştırılmışlardır. Ama "çalıştığım halde neden yardıma ihtiyacım var?" diye düşünmek normal değildir. Ya da neden işsizim diye merak etmek normal değildir.

Bu sayede herşeyi normal olarak görmeye başlarız. Türkiye burası, olur böyle şeyler demeye başlarız. şaşırmamız ve tepki göstermemiz gereken herşeye şaşıramaz hale geliriz. Hayvanlara eziyet etmek normaldir. Ama biri tutupta hayvan haklarını savunacak olsa "Filistin de çocuklar ölürken hayvanları mı düşünüyorsunuz?" diye eleştiri alırsınız çünkü beyni yıkanmış yurdum insanına göre normal olan budur. Ama kendisine sorsanız, "Peki sen ne yapıyorsun?" diye eminim apışıp kalacaktır. Çünkü televizyon seyretmekten başka hiç bir hobisi yoktur.

Velhasıl batıya hızlı ayak uydurma çabasında Türk insanı motoru yakmıştır. Sadece eğlencelik gördüğümüz bir çok şey aslında insanların medenice yaşama yolunda sahip olacakları kültür araçlarıdır. Ve bu araçlar son dönemlerde değişmiş ve toplumları son derece tehlikeli yerlere götürmeye başlamıştır.

4 yorum:

  1. Yazdıklarınız insanı sanki derin bir uykudan uyandırıyor gibi. Renkli konular ve gerçekten dolu yazılar. Tek boşa gitmiş bir cümlesi olmayan. Severek okuyorum ve tebrik ediyorum.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim adsız bey, ya da hanım (:

    YanıtlaSil
  3. batıya ayak uydurmada türk insanının motoru yaktığını söylemek türk milletine haksızlıktır.
    türk milletinin motoru geç çalışır, geç ısınır, geç harekete geçer.
    ama sonunda geç de olsa hedefine varır.
    (mrdk)

    YanıtlaSil
  4. @mrdk

    Umarım hedefe varana kadar iş işten geçmiş olmaz. Çünkü çağımızda hedefler duruma göre çok hızlı değişebiliyor. Yeni dünya düzeninde diplomasi savaşı hakim. Ve hataya yer yok. Türk insanı yaptığı bilinçsiz seçimlerle en büyük haksızlığı kendi kendine yapmakta. Benim gibilerse sadece bunu dillendirdiği için tepki almakta.

    YanıtlaSil

T.C kanunlarına aykırı, ya da hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır. Akıllı olun!