11 Ocak 2011 Salı

Beni sev

beni sev
Eroini saymazsak mutluluğun doruk noktası meşhur olma duygusuymuş. Yani herkes tarafından sevilmek. Gerçekten de öyle. Çünkü en iyisinden en kötüsüne ve en salağından zekisine kadar kadar herkes fark edilmek istiyor. Ve sizi ne kadar çok insan fark ederse o kadar çok mutlu oluyorsunuz. Ama burada ciddi bir arıza var. Çünkü bu fark edilme isteği çoğu zaman arzu edilenin tam tersi sonuçlar doğuruyor.

Bunun en güzel örneğini çocuklarda görmek mümkündür. Daha doğrusu insanların zamanla geliştirdikleri ve sosyal yaşam içinde değiştirdikleri doğal davranışların en temel örneklerini çocuklarda ve maymunlarda gözlemlemek mümkün. Mesela sevilme peşinde olan bir çocuk saçma sapan şeyler yapar. Özellikle de kalabalık içinde olmayacak atraksiyonlara girişebilir. Ama tabii ki çocuk olduğu için biz bunları anlayışla karşılarız ve "Aman da ne şeker şeymiş" Falan gibi şeyler deriz. Halbusu kendini bilmez şımarık piçin tekidir. Ama çocuktur. Buraya kadar bir yanlış yok tabii. Bunlar gayet doğal. Asıl arıza vücudu büyüyen ve yaşlanan, fakat düşünsel ve zeka olarak hiç gelişmemiş insanlarda ortaya çıkıyor.

3 Ocak 2011 Pazartesi

Beynimi ziktin hint sineması

Şimdi ben buraya ne yazarsam yazayım hiç bir anlamı olmaz diye düşünüyorum. Buyrun seyredin. (:

Ruhu şad olsun

geko3 gün önce falan bizim sekreterin çığlıklar atarak yanıma koşmasına sebep olan, kertenkele benzeri küçük bir hayvan. Bence çok sevimliler. Ve zararsızlar. Dahası yararlılar. Çünkü evdeki haşeratla besleniyorlar. Karanlık yerlerde yaşıyorlar ve gözkapakları yok.
Gözlerini dilleriyle ıslatıyorlar. Özellikle çok enteresan vantuzlu bir ayak yapısına sahipler. Her zeminde yürüyebiliyorlar. Bir çok kültürde bu hayvanın evde bulunmasının aileye uğur ve huzur getireceğine inanılıyor.

İlk fotoğrafta canlı halini görüyorsunuz. Ama o kadar dürtüklememe rağmen kaçmamış olması ve ortalık yerde dolaşması bana garip gelmişti. Zaten bu sabah ölüsüyle karşılaştım. "Lan bi kertenkele için üzülünür mü?" demeyin. Üzülürüm ben. İkinci fotoğrafsa bu sabah onu bulduğum hali.
geko

2 Ocak 2011 Pazar

Bir gece yarısı Beyoğlu'nun arka sokaklarında bir ninja çıktı karşıma. Yirmin yimezmin dedim. Bastım tokadı they use'a

Ninjalar çok tehlikeli hayvanlardır. Aniden karşınıza çıkıp poff diye bir sis bombası atıp duman bulutuna bürürler sizi. Sonra cebinizdeki bütün parayı alıp kaçar bu şerefsizler. Eğer bir ninja ile nasıl baş edeceğinizi bilmiyorsanız, gördüğünüz anda yere çömüp sessizce bekleyin. Sizi biraz kokladıktan sonra gidecektir.

Bir ninja ile baş etmenin en iyi yolu ağzının ortasına okkalı bir osmanlı tokadı aşk etmektir. Bu durumda ağlayarak kaçarlar ve sonra sepukku (harakiri) yaparlar. Ezine peyniri, haşlanmış yımırta ve incir reçeliyle beslenirler.

Ayrıca bunlarım öyle siyah giyindiklerine aldanmamak lazımdır. O karizmatik kıyafetlerinin altında çizgili sümerbank pijamalar vardır. Hatta tokatladığım bir kaç ninja kaçarken kötü başı dağıtmış ve altlarındaki paçalı dona bizzat şahid olmamı sağlamışlardır.

Hepimiz vücutlarımızda esir köleleriz

"Kimse özgür olduğuna inanan birinden daha iyi köle olamaz” Der Göethe. Gerçekten de içinde bulunduğumuz vahşi kapitalist sistemde özgür olduğumuza inanabilmemiz için harbi saf olmak gerekiyor. Tabii ki doğrduğu andan itibaren ona kaktırılmış bilgilerin doğru olduğuna inanan insanlar özgür olduklarına inanmakta özgürdürler. Ancak ne kadar çok okursak, ne kadar çok gezersek, ne kadar çok insan tanırsak ve farklı kültürlere karşılaşırsak, kendi yaşam tarzlarımızla ilgili sorularımız da o kadar çok artacaktır.

Hiç bir şey okumamış ve köyünden dışarı adımını atmamış insan, ne kadar özgür ya da esir olduğunun farkında olmayacaktır. Dolayısıyla kendini ve hayat tarzını değiştirmek gibi, eski köye yeni adet getirmeye de çalışmayacaktır. Ama sahip olduğumuz düşünceler ve fikirler edindiğimiz bilgiler vasıtasıyla oluştuğundan, ne kadar çok şey bilirsek kafamız da o denli çok karışıyor.

1 Ocak 2011 Cumartesi

Ne bakıyon lan!


Tanımadığı bir insanın suratına dik dik bakmak ancak bizimki gibi geri kalmış toplumlarda var olan bir davranış şeklidir. Ve dahi bu sebepten dolayı kavga çıkması da yine ilkel toplumlarda olan bir şeydir. Gittiğiniz bir mahalle ya da bir şehirde, "Biz burada yabancıları sevmeyiz koç" dercesine neredeyse bütün insanların sizi tepeden tırnağa süzmesi oldukça rahatsız edicidir. İşin garip tarafı bazı mutaassıp yerlerde kızlarda bakmaktadır ama bu bakış sanki "Yamuk yaparsan seni sülaleme ziktiririm" ya da "Acaba bu herif hapisten nasıl kaçtı?" bakışı gibi bir bakış oluyor. Normal şartlarda kızla erkeğin birbirine bakmasında mevzu bellidir. Ama bu tipler neanderthal insanı gibi bakıyorlar.

Mutlu yıllar sayın kendim

(: