27 Aralık 2010 Pazartesi

Kahramanlık felsefesi

Masallarla bilinç altımıza kazınan bu kahramanlık düşüncesi zamanla daha da gelişmiş ve insanları gerçekten bir "Seçilmiş kişi"nin var olduğuna inandırmıştır. Hiç bir masalda ya da mitolojide insanların top yekün bilinçlendiği ve kişilerin birey seviyesine ulaşıp medeni bir toplum olduğundan bahsedilmez. Sürekli olarak birinin gelip ezilen insanları kurtaracağından bahsedilir. Üstelik bazı modern kahramanlar da oldukça salakça işlerle uğraşan kelimenin tam anlamıyla "denyo" karakterlerdir.

Sanırım buna en iyi örnek olarak Superman gösterilebilir. Mesela geçenlerde ilk çevrilmiş filmini seyrettim de, herif gitti kendi halinde hırsızlık yapmakta olan birini yakalayıp polise teslim etti. Ondan sonra gitti, küçük bir kızın kedisi ağaçta kalmış, onu kurtarıp kıza verdi. İşte böyle antik kuntik işlerle uğraşan mal bir kahraman. Ulan hıyarağası, senin ülken (Hatta onun ülkesi bile değil. Çünkü herif uzaylı) silah satıp savaş çıkartıyor, oraya buraya gidip özgürlük ve demokrasi getirecez diye milyonlarca insan öldürüyor. terörist gruplar oluşturup destek veriyor. Uyuşturcu ticaretini yönetiyor. Gidip bu mevzulara yoğunlaşsana salaaaak. Üstelik de bütün dünyayı yok edebilecek bir güce sahipken ve son derece zeki biriyken nasıl oluyor da evrensel düşünemiyorsun. Böyle saçma salak işlerle uğraşıp duruyorsun. Baban seni Amerika'ya hizmet et diye mi gönderdi dünyaya mal herif!

Bana göre kahramanlar ve kahramanlık felsefesi sadece kitaplarda ve çizgi romanlarda kalmış olsaydı şayet, insaların hayal güçlerini geliştirmede ve edebiyatta ya da ekşın olayında oldukça faydalı olurdu. Lakin iş haddini aşmıştır. Ve kahramanlık bir gerçekmiş gibi algılanmaya başlanır olduğundan beri, toplumları tembelleştirmiş, aptallaştırmış ve güdülecek birer koyun haline getirmiştir.

Evet tabii ki bir insan çok zeki olabilir, çok cesur olabilir ya da tek başına 5 kişiyi birden dövebilecek güce sahip olabilir. Ama önderlik de dahil olmak üzere bütün bunlar insan olmakla ve insanın sahip olabileceği maksimum yapabilirlik ile sınırlıdır. Yani hiç bir insan gama ışınlarına maruz kaldı diye bir orduyu yok edecek güce sahip olamaz.

Kellesinin gideceğini anlayarak, "Beni affedin, yanıldım. Aslında dünya dönmüyor" diyen Galilei, aslında evren ve dünya ile ilgili kiliseye aykırı görüşleri yüzünden az da olsa bir halk kitlesi tarafından kahraman olarak görülmüştü. Ve bu lafından sonra asistanı yanına gelerek, "Hocam ne yaptınız? Dışarıda halk sizi kahraman ilan etmişti. Ama şimdi yaşasın galilei diye bağıran halk, kahrolsun galile diye bağırıyor." der. işte tam burada galile'nin söylediği şey çok mühimdir. Galile, "Kahrolsun kahraman bekleyen halk" diye cevap verir.

Gerçekten de birey seviyesine ulaşmamış, okumayan, öğrenmeyen, öğrenmemek için inat eden, sorgusuz sualsiz söylenen her şeye hiç araştırmadan inanan toplumlar her daim kendilerine bir kahraman arayışı içine girmiş ve bilinçli ama kötü diğerleri tarafından sömürülmüşlerdir. Bu bir kandırmacadır. Kahramalık diye bir şey yoktur. Bu ancak filmlerde olur.

Atatürk bile bu ülke için elinden geleni yapmış ama başarılı olamamıştır. Onun vermek istediğini almaya hazır olmayan Türk toplumuna giydirdiği gömlek 10 numara büyük gelmiştir. Ve aradan çok az bir zaman geçmesine rağmen Türk toplumu bu gömleği çıkarıp türban gibi özgürlüğü kısıtlayıcı şeyleri batının kaktırmasıyla, demokrasi ve özgürlük adı altında savunmaya başlamıştır. Atatürk ilkelerinden eser kalmamıştır.


Kısacası bizi kurtaracak bir kahraman beklemekten vazgeçip, kendimizi geliştirelim. ve okuyalım. sömürü düzeninden kurtulmanın tek yolu bilinçlenmedir.

Tabii ki bu bahsettiğim şey kısa vadede olacak iş değil. Bir şeyin doğru dürüst yapılandırılabilmesi için öncelikle çürümüş sistemin kökünden yok edilmesi şarttır. Bunu benim bildiğim kadar, bizi sömürenler de gayet güzel bildiklerinden, var olmak için ihtiyaçları olan materyalleri (insanları) tam olarak uyandırmamak için ve sistemi çeşitli yamalarla ayakta tutabilmek için, ne tam olarak kafalarını kaldırmalarına izin vermekteler, ne de batmalarına izin vermektedirler.

Bence bu durum gittikçe kötüleşerek en az 1500 sene kadar böyle devam edecek. Ve insanlık tamamiyle sefil olduktan ancak bizi kurtaracak olan şeyin gelenek-göreneklerimiz ve kör inançlarımız değil, bilinçlenme olduğunu kavrayabileceklerdir. Zaten o taktirde de ne politikacıya, ne de din adamlarına ihtiyaç olacaktır. Yararlı olacak insanlar mühendisler, teknisyenler, sanatçılar ve bilim insanlarıdır.

Kurtuluş politikacılar ve din adamlarının elinde değildir. Tam tersine bu sistemin ayakta kalmasını sağlayanlar politikacılar ve din adamlarıdır. Ama işin en temelinde insanların sefaletine ve gelir dağılımındaki dengesizliğe sebep olan büyük şirketler ve para babalarıdır. Bu insanların gözü paradan ve güçten başka hiç bir şey görmediğinden bir dolar için bile milyonlarca insanın hayatıyla oynayabilmektedirler. Bir çoğuna göre bu yazdıklarım komplo teorisidir. Ama öyle olsaydı ve ben haksız olsaydım bu dünya cennet gibi bir yer olurdu sanırım. Zaten son zamanlardaki moda, düzenin bozukluğunu ortaya koyan her türlü bilgiye ve belgeye, komplo teorisi demek ve dezenformasyon yapmaktır. Bu sayede zaten kara cahil olan toplumlar yöneticilerin söylediği her şeye inanarak, "Olur mu lan öle şey? sende amma saçmalıyon haa!" Demeye alışmışlardır. Ama nedense olan bitenin açıklamasını da yapmamaktadırlar. Yapılan açıklamalar ise küçük beyinlere büyük gelmektedir.

Amerika da ve ingiltere de para basma yetkisi Rothschild ailesine aittir. Ve bu insanlar dünyadaki bankaların % 85'ine sahiptir. Şayet bir devlet kendi parasını basamıyorsa o devlet satılmış demektir. Ve ülkeyi yönettiği sanılan insanlar birer kukladır. Bugüne kadar sisteme baş kaldırmış ve ülkesine fayda sağlamaya çalışmış bütün politikacılar istisnasız bir şekilde hep süikaste kurban gitmişlerdir. Bunun en iyi örneği Kennedy dir. Ve daha bir çok örnekte verilebilir, açıklamaları yapılabilir ama o zaman bu yazı bitmez.

Bol kahramansız günler dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

T.C kanunlarına aykırı, ya da hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır. Akıllı olun!